17 Ekim 2012 Çarşamba

Bitez-Adaboğazı Yürüyüş Rotası

Geçen pazar hem biraz kıçımı kaldırayım hem de hayvanları yürütürüm diye düşünüp Bitez'e gittim.Daha önce iki kez bisikletle geçtiğim rotayı bu sefer yürümeye niyetliyim.
Bu rota Bitez sahilin sol tarafından koyun sonundan başlayıp yaklaşık 2.4km sonra Adaboğazı sahilinde bitiyor.Bilmeyenler için Adaboğazı, Bitez ve Gümbet koylarını birbirine bağlayan ve sadece su çekimi belli bir seviyede olan teknelerin geçebildiği oldukça sığ bir kanal.Buradan geçemeyen tekneler mecburen Bitez burnunu dolaşıyor.
Oldukça korunaklı ve sakin bir bölge olduğu için de özellikle günlük gezi teknelerinin sık sık uğradığı bir yer.Yaz aylarında gürültü,kalabalık ve kirlilikten durulacak gibi olmasa da yaz bitip şehirliler gidince tadından yenmez bir yer olup çıkıyor.Araba ulaşımı olmaması da bir diğer güzellik.
Sabah 10 civarında rotaya giriyorum.(N37 01' 16": E27 22' 53")
Köpekler heyecanla önden koşturup arada bir geri gelip beni kontrol ettikten sonra gene kopup gidiyorlar, herkes hayatından memnun.


İtler oynaşta




Yürüyüş genel olarak son derece basit bir parkurda yapılıyor.Arada bir ufak tefek çıkışlar ve inişler haricinde dümdüz sayılabilir.En büyük problemi temizlenmemiş bir patika olduğu için yolun üzerindeki taşlar ve kayalar oluşturuyor. Tercihen boğazlı bir yürüyüş ayakkabısı yeterli olacaktır.
Aynı rotayı bisikletle geçmek ise bambaşka bir olay.Bahsettiğim taşlar ve kayalar ve iniş çıkışlar rotayı bisiklet için oldukça zorlu hale getiriyor.Kimi yerlerde bisikleti omuza almak dahi gerekiyor.


Nispeten kolay bir iniş


Bu rotayı bisikletle geçecekler için önerim mutlaka kaska ve eldiven takmaları.Lastikler her an bir taştan sekiyor ve düşmek an meselesi.Bütün zorluğuna rağmen arazide bisiklete binmek isteyenler için ideal bir rota olduğunu söyleyebilirim.Şehrin hemen içinde, fazla uzun değil ve sıcakladığınız anda denize girmek mümkün, daha ne olsun..
Pazar günü olmasına rağmen rota pek kalabalık değil.İlk 1km civarında balık tutanlara rastlansa da sonrasında deniz kenarları boş kalıyor.İlginç olan 3-4 yabancı çifte rastlamama rağmen sadece bir kez Türklerle karşılaştım.Çok şaşırtıcı değil herhalde.
Yol boyunca irili ufaklı 5-6 koyun yanından geçiyorsunuz,bunların herhangi birinden denize girmek gayet rahat.Ben pek denize girmeyi sevmesem de köpekler kendilerini serinletmek için hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar.


Golden Retriever Şansım ve German Shepherd Dalga



Yaklaşık 45 dakikalık rahat bir yürüyüşle Adaboğazı'na varıyoruz.(N37 00' 23": E27 22' 54") Burunun Kuzeybatıya bakan tarafından Güneydoğuya doğru ufak bir sırtı tırmanarak geçiyorsunuz ve Adaboğazı'na gelmiş oluyorsunuz.Sırtın tam tepesinde osmanlıdan kalma su sarnıcı da halen duruyor.Boğazda 2-3 tane ufak koy var.Buralar tekne bağlamak için son derece uygun.Hem derinlik çoğu teknenin demirlemesi için yeterli hem de kıyıda koltuk  halatı alınabilecek kayalar mevcut.Tabii bu durum aynı zamanda bazı problemleri de beraberinde getiriyor.Misal, ben oraya vardığımda bağlı teknelerden biri sesini sonuna kadar açmış Angaralı Eşşeklerden birinin eserlerini bütün boğaza bangır bangır dinletiyordu.Yol boyunca ayaklarımı suya sokup dinlenmeyi düşlemişken, bu sevimli ayıcıklar yüzünden hemen geri dönmeye karar veriyorum.


Sarnıç



Geri dönüş çok daha hızlı oluyor.Yaklaşık 30 dakikada bitiriyorum geri dönüşü.Köpekler hem yoruldu hem de susadılar. Şişmesinler diye suyu azar azar veriyorum.Ama vücut ısıları iyice yükseldiği için devamlı denize girip geliyorlar.Ben de hava iyice ısınmadan bitirmek için tempoyu yüksek tutuyorum ve çok geçmeden de başladığımız noktaya varıyoruz.



Genel olarak rahat ve kolay,şehrin içinde arabalardan, kalabalıktan kaçmak isteyenler için hem bisiklet hem de yürüyerek tekrar tekrar yapılabilecek bir rota.Yanınıza su ve güneşten korunmak için şapka aldığınızdan emin olun ve ilk fırsatta gidin.

14 Ekim 2012 Pazar

Kalem Köyü Kanyon Geçişi II

İlkinden tam iki hafta sonra tekrar Kalem Köyündeyiz.Bu sefer biraz daha hazırlıklıyız, yanımızda ne fazladan yemek ne de malzeme var.
Bu sefer kadim arkadaşım Güneş Ergüden de bizimle beraber.İkimiz yaklaşık 10 sene önce sahne rigging işine bulaşmış, o, bu işi benden daha ciddiye alıp  Yüksek İşler'i kurmuş, bense başka taraflara kaymıştım. Bir süre beraber kaya tırmanışı da yaptık ama hayat yolları ayırıyor tabii.
Bu gün Güneş'in de bizimle olması iyi oldu zira, kaya matkabını da getirdi ve rotadaki bazı inişlere sabit istasyon bırakmayı düşünüyoruz.
Bu günün en bombası da iki adet GoPro ve bir adette normal kamerayı ya şarjı olmadığı ya da kartı olmadığı için kullanamıyor olmamız.Nasıl açıklayacağımı bile bilmiyorum, neyse..
Sabah erken saatte Kalem köyüne arabayı bırakıp geçen sefer girdiğimiz köprüden giriş yapıyoruz.
Yürüdükçe tanıdık gelen yerlerden geçiyoruz.Bir süre sonra Ulaş'la ikimiz bir gariplik hissetmeye başladık ama ne olduğunu ancak bir süre sonra anlayabildik:
İnanılmaz hızlı ilerliyoruz.Geçen sefer varmamızın 1 saati bulduğu ilk inişe sadece 15 dakika da vardık.Tabi o an çok şaşırdık ama sonradan düşününce mantıklı gelmedi değil.
İki hafta önce Ulaş'la burayı geçerken suların içinde debelenmiş, sikke çakacak yer bulamamış, bazı yerlerde ipleri yettirememiş ve toplam üç küsür km'lik yolu 10 saatte almıştık.Bu sefer ise Güneş'in şansına mı bilmiyorum ama işler hiç de öyle olmadı.
Öncelikle sadece iki haftada kanyondaki su neredeyse tamamen bitmiş, ilk 200-300m'den sonra kupkuru bir kanyonla karşılaşınca bayağı şaşırdık.Tabi bu hızımızı çok etkiledi.Ayrıca Güneş'in dağ keçisi genleri önden tempo verince neredeyse koşarak geçtik diyebilirim.
Bolt çaktığımız inişlerde oyalandığımızı da hesaba katarak toplam geçiş bu sefer dört buçuk saat sürdü ve pek de yorucu olmadı.
Genel olarak sakin ve olaysız bir geçiş oldu.
Öğle yemeği için mola verdiğimizde, duvarların oldukça dar ve yüksek olduğu bir noktadaydık.Herkes bir tarafa oturmuş yemeğini yerken öyle bir yerde hiç olmasını istemeyeceğimiz bir şey oldu; Deprem!!
Hepimiz bir an birbirimize baktık.Kulak kabarttık düşen taş maş var mı diye, yok.Geldiği gibi geçti zaten.Sonradan konuştuğumuzda anladık ki üçümüzün de aklından "acaba yorgunluktan ben mi sallanıyorum?"düşüncesi geçmiş.
Bu badireyi de atlattıktan sonra yola devam ediyoruz.Çok geçmeden duvarlar alçalmaya ve genişlemeye başlıyor ve geçen sefer kanyondan çıktığımız noktadan yine tarlaların içine vuruyoruz.
Kısa bir yürüyüşten sora köye ve arabaya varıyoruz.
Bu sefer hava kararmadan sakin sakin eve dönebiliriz.

İlgilenenler için:
İstasyon almanın zor olduğu inişlerde kayaya kulak boltladık.Her istasyonda da ayrıca bir de back-up boltladık.Kulaklarda mağaracı bıraktık ki içinden ip geçirildiğinde geri çekmek kolay olsun.