14 Ekim 2012 Pazar

Kalem Köyü Kanyon Geçişi II

İlkinden tam iki hafta sonra tekrar Kalem Köyündeyiz.Bu sefer biraz daha hazırlıklıyız, yanımızda ne fazladan yemek ne de malzeme var.
Bu sefer kadim arkadaşım Güneş Ergüden de bizimle beraber.İkimiz yaklaşık 10 sene önce sahne rigging işine bulaşmış, o, bu işi benden daha ciddiye alıp  Yüksek İşler'i kurmuş, bense başka taraflara kaymıştım. Bir süre beraber kaya tırmanışı da yaptık ama hayat yolları ayırıyor tabii.
Bu gün Güneş'in de bizimle olması iyi oldu zira, kaya matkabını da getirdi ve rotadaki bazı inişlere sabit istasyon bırakmayı düşünüyoruz.
Bu günün en bombası da iki adet GoPro ve bir adette normal kamerayı ya şarjı olmadığı ya da kartı olmadığı için kullanamıyor olmamız.Nasıl açıklayacağımı bile bilmiyorum, neyse..
Sabah erken saatte Kalem köyüne arabayı bırakıp geçen sefer girdiğimiz köprüden giriş yapıyoruz.
Yürüdükçe tanıdık gelen yerlerden geçiyoruz.Bir süre sonra Ulaş'la ikimiz bir gariplik hissetmeye başladık ama ne olduğunu ancak bir süre sonra anlayabildik:
İnanılmaz hızlı ilerliyoruz.Geçen sefer varmamızın 1 saati bulduğu ilk inişe sadece 15 dakika da vardık.Tabi o an çok şaşırdık ama sonradan düşününce mantıklı gelmedi değil.
İki hafta önce Ulaş'la burayı geçerken suların içinde debelenmiş, sikke çakacak yer bulamamış, bazı yerlerde ipleri yettirememiş ve toplam üç küsür km'lik yolu 10 saatte almıştık.Bu sefer ise Güneş'in şansına mı bilmiyorum ama işler hiç de öyle olmadı.
Öncelikle sadece iki haftada kanyondaki su neredeyse tamamen bitmiş, ilk 200-300m'den sonra kupkuru bir kanyonla karşılaşınca bayağı şaşırdık.Tabi bu hızımızı çok etkiledi.Ayrıca Güneş'in dağ keçisi genleri önden tempo verince neredeyse koşarak geçtik diyebilirim.
Bolt çaktığımız inişlerde oyalandığımızı da hesaba katarak toplam geçiş bu sefer dört buçuk saat sürdü ve pek de yorucu olmadı.
Genel olarak sakin ve olaysız bir geçiş oldu.
Öğle yemeği için mola verdiğimizde, duvarların oldukça dar ve yüksek olduğu bir noktadaydık.Herkes bir tarafa oturmuş yemeğini yerken öyle bir yerde hiç olmasını istemeyeceğimiz bir şey oldu; Deprem!!
Hepimiz bir an birbirimize baktık.Kulak kabarttık düşen taş maş var mı diye, yok.Geldiği gibi geçti zaten.Sonradan konuştuğumuzda anladık ki üçümüzün de aklından "acaba yorgunluktan ben mi sallanıyorum?"düşüncesi geçmiş.
Bu badireyi de atlattıktan sonra yola devam ediyoruz.Çok geçmeden duvarlar alçalmaya ve genişlemeye başlıyor ve geçen sefer kanyondan çıktığımız noktadan yine tarlaların içine vuruyoruz.
Kısa bir yürüyüşten sora köye ve arabaya varıyoruz.
Bu sefer hava kararmadan sakin sakin eve dönebiliriz.

İlgilenenler için:
İstasyon almanın zor olduğu inişlerde kayaya kulak boltladık.Her istasyonda da ayrıca bir de back-up boltladık.Kulaklarda mağaracı bıraktık ki içinden ip geçirildiğinde geri çekmek kolay olsun.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder